İçme Suyundaki Kirliliğin Nedenleri!
İçme suyu başta olmak üzere suyun hayat olduğu ve hayatın tüm canlı formlarını etkilediği yadsınamaz bir gerçektir. İnsanların, hayvanların ve bitkilerin hayatta kalmalarının yolu sudan geçer. Özellikle, insan vücudunun ağırlığının yüzde 60’ı sudan
oluşmaktadır. Vücudumuz, vücut ısısını düzenlemeye ve diğer vücut fonksiyonlarını sürdürmeye yardımcı olmak için tüm hücrelerde, organlarda ve dokularda su kullanır.
Ancak, suyun kirliliğe karşı benzersiz bir şekilde hassas olduğu da bir gerçektir. Evrensel bir çözücü olarak bilinen su, dünyadaki diğer tüm sıvılardan daha fazla maddeyi çözebilmektedir. Suyun bu kadar kolay kirlenmesinin nedeni de budur. Zehirli maddeler, suda kolayca çözünür ve onunla karışarak su kirliliği ortaya çıkar.
Dünya Çapında En Yaygın İçme Suyu Kirliliği Nedenleri
Gezegenimiz, suyun yaşam olduğunu hatırlatarak, giderek artan aşırı kuraklıklarla bizi dürtmeye devam etmekte. Su, tüm canlıların bağlı olduğu temel bir kaynaktır ve tüm sosyal ve ekonomik kalkınmanın yanı sıra enerji üretimi ve iklim değişikliğine uyum için çok önemlidir.
Bununla birlikte, artık nehir, deniz, okyanus, kanal, göl ve içme suyu kirliliği gibi devasa bir zorlukla daha karşı karşıyayız. İçme suyundaki kirlilik, çevresel, teknolojik ve insan faktörlü olabilmektedir. Aşağıdaki yaygın nedenler, dünya çapında içme suyundaki kirliliğin nedenleri arasındadır:
- Doğadan kaynaklanan nedenler: Civa gibi maddelerin bazen yerkabuğundan süzülerek okyanusları, nehirleri, gölleri, kanalları ve rezervuarları kirletmesi tarzı nedenler, suyun kirlenmesinde etkilidir.
- Küresel ısınma: CO2 emisyonlarının neden olduğu yükselen küresel sıcaklıklar suyu ısıtır ve oksijen içeriğini azaltır.
- Ormansızlaşma: Kesilen ormanlar su kaynaklarını tüketebilir ve zararlı bakteriler için üreme alanı haline gelen organik kalıntılar oluşturabilir.
- Atık yönetimi: Atık yönetiminin yanlış uygulanması durumunda, atıklar içme su kaynakları içine karışabilir ve suyun kirlenmesine neden olabilir.
- Tarım ve Hayvancılık: Tarım ve hayvancılık etkinlikleri sırasında, gübre ve pesticidler toprakta birikerek içme su kaynaklarına geçebilir.
- Sanayi: Sanayi tesisleri, atık su ve atık maddelerinin kontrolsüz bir şekilde atılması durumunda, içme su kaynaklarına zararlı maddeler bırakabilir.
- Doğal afetler: Sel, deprem ve volkanik patlamalar gibi doğal afetler, içme su kaynaklarını direkt olarak veya dolaylı olarak etkileyebilir.
- İnsan etkenleri: İnsanlar tarafından su kaynaklarına zararlı maddeler atılması gibi yapılan aktiviteler, içme suyundaki kirliliğin nedenlerinden biridir.
- Deniz trafiği: Denizlerdeki plastik kirliliğinin çoğu balıkçı tekneleri, tankerler ve kargo taşımacılığından ileri gelmektedir.
- Yakıt dökülmeleri: Petrol ve türevlerinin taşınması ve depolanması, su kaynaklarımızı kirletici sızıntılara maruz bırakır.
Su Kirliliğinin Yol Açabileceği Sorunlar
Su kirliliği, su kaynaklarının içme, yemek pişirme, temizlik, yüzme ve diğer faaliyetler için kullanılamaz hale getiren maddeler tarafından kirletilmesidir. Kirleticiler kimyasalları, çöpleri, bakterileri ve parazitleri içerir. Her türlü kirlilik, eninde sonunda suya ulaşır. Hava kirliliği göllere, nehirlere, denizlere ve okyanuslara yerleşir. Toprak kirliliği bir yeraltı akıntısına, ardından bir nehre ve denize sızabilir.
Bu nedenle, boş bir arsaya atılan atıklar bile eninde sonunda bir su kaynağını kirletebilmektedir. Su kirleticileri, hastalığa neden olabilir veya zehir görevi görebilir. İyi arıtılmamış kanalizasyondaki bakteri ve parazitler, içme suyu kaynaklarına girerek kolera ve ishal gibi sindirim sorunlarına neden olabilir. Endüstrilerden, evlerden gelen tehlikeli kimyasallar, böcek ilaçları ve herbisitler, nörolojik sorunlara, kanserlere yol açabilen akut toksisiteye ve ani ölüme veya kronik toksisiteye neden olabilir.
Suyu içmek ve yemek hazırlamak için kullandığımızda birçok su kirletici vücudumuza girer. Kirleticiler sindirim sistemine ulaşır. Buradan vücuttaki diğer organlara ulaşarak çeşitli hastalıklara neden olabilirler. Kimyasallar, çamaşır yıkamak veya kirli suda yüzmek nedeniyle ciltle temas eder ve cilt tahrişlerine neden olabilir. Su sistemlerindeki tehlikeli kimyasallar, orada yaşayan hayvanları ve bitkileri de etkileyebilir.
Bazen bu organizmalar, sistemlerindeki kimyasallarla birlikte hayatta kalır, ancak daha sonra hafif derecede hasta olabilen veya daha güçlü toksik semptomlar geliştirebilen insanlar tarafından yenirler. Hayvanlar ve bitkiler ölebilir veya uygun şekilde üremeyebilir. Temiz, tatlı su bol görünebilir, ancak dünya üzerinde sınırlı bir miktar mevcuttur. Suyun dikkatli kullanılması da unutulmamalıdır. Bu sınırlı değerli kaynak israf edilmemeli veya kirletilmemelidir.